Türkçe - İngilizce çeviri (v1.4 yeni)
?Türkçe
Budizm'in Girişi: Budizm'in 0. yüzyıl civarında Çin ve Kore'den yayılması beraberinde getirdiği Bunlar Japon yemeklerini etkileyen vejetaryen uygulamalardır. Keşişler, Çin yemek pişirme tekniklerini ve malzemelerini yerel zevklere ve beslenme kısıtlamalarına uyacak şekilde uyarlamada çok önemli bir rol oynadılar.
İngilizce
Introduction of Buddhism: The spread of Buddhism from China and Korea around the 0th century brought with it these vegetarian practices that influenced Japanese cooking. Monks played a pivotal role in adapting Chinese cooking techniques and ingredients to suit local tastes and dietary restrictions.
İçindekiler
a, a¨, a.a, a'da, a'ya, aa, âar, ade, adresinde, adresindeki, ae, ağalar, ağıstos, ağlığınıza, ağostos, aklımdasin., amuş, as, aşığım❤, aşışverş, aşkımmm, aşkiloş, aşkk, aşlegamburg, aye, bır, bırda, bırı, bıri, bırin, bırr, bıru, bırun, bir, bir'de, bir'i, birde, birer, birr, bunyesinde, dada, deme, er'a, ere, etme, etti, gelmiştir, hoşlanmak, ila, larak, larike, larima, muaz, nd, sayfana, sayfasına, senina, sizine, ua, ue, uma, umak, uye, uzerkmek, vaav, ক, எ
cevrede, cevresınde, cevresinde, cevresiz, cevreş, civar, civarı, civarında, çevrede, çevrek, çevresinde, çevresindeki, çevresinden, çevresine, çevresiz, dolan, dönunce, etrafa, etrafı, etrafına, etrafında, etrafında,, etrafındaki, etrafından, etrafını, etrafi, etrafta, ortalıkta, sularında, sularinda, yakınlarındaki
ahçılık, aščılık, ascilik, aşcılık, aşcilik, aşçılıgı, aşçılık, irme, ocaklık, pısırı, pısırme, pısırmek, pısirmek, pışirmek, pışma, pisirilerek, pisirm, pisirme, pisiy, pişir, pişiri, pişirici, pişiril, pişirilerek, pişirilmesi, pişirirken, pişirirm, pişiriy, pişiriyor, pişirme, pişirn, pişiyor, pişme, yemegine, yemeğine, yemeklik, yemekpisirmek, yemekpişiriyor, yemekpişirmek, yemekyapma
-dan, -den, 'dan, alıy, çıkışlı, den, denin, desda, desde, deyin, erden, fro, fron, froun, frour, gelene, gelenlerden, gönderen, hardansiz, ıtıbaren, ıtibaren, itibaren, kalkışlı, kalkisli, kimden, mesafede, mesafesine, mesafeye, nden, noktası, olana, şehrinden, tarafindan, uzaklıkta, uzaklıktadır, سے, से
-da, bölgesinde, da, damaz, degi, deği, döde, halinde, ıcınde, ıçine, ılerle, ıntoa, ıntoar, ınton, icinde, içeri, içerisinde, içerm, içinde, içindee, içindeki, içindeler, içindeyi, içine, inşat, intok, kullanilabilirmi, onki, soğa, şehrinde, şehrindeki, şsrkıdaki, tha, undaun, üzere, üzerk, üzerm, yanıyır, yılında
dağıl, dağılmış, sermek, sirayet, spre, spreak, spred, yayalmak, yaydı, yaygınlaştı, yaygınlaştır, yayginlaşti, yayıl, yayılan, yayılarak, yayıldı, yayılı, yayılım, yayılımı, yayılıp, yayılır, yayılış, yayılma, yayılmak, yayılması, yayılmasını, yayılmaya, yayılmı, yayılmış, yayılmıştı, yayılmıştır, yayilmak, yayilmistir, yaymak, yaymaya
adl, böyl, bunun, bunuun, diye, eden, erki, ettiğ, gelene, getiren, ışde, k,i, kı, kıın, ki, kier, kiyin, ol'duğunu, oldug, olduğu, olduğuna, olduğunu, olduğunun, olduğunuz, olduğunü, olduğü, olmanı, olmasını, olmasıni, orası, orasi, orasu, orayı, orayi, öldüğ, öldüğünü, şu, şunu, tanıyan, uyen, veren, yapan, ytt
bulunan, các, çatiş, çau, çay, çayda, çayı, çayi, dasını, edil, edilen, edilme, er, geçen, ıfrjrfkgıktgı, ıtstwoten, iimon, ise, isei, isesi, keciren, mi'i, mii, miyi, nın, nin, ol, olan, olanı, olup, sozlerine, şaampuan, şanlısin, şemshan, şiddedli, th, thim, u, u,, unın, unin, uun, v, verilen, yapılan, η, ה, نے, ہ, ی, த