Türkçe - İngilizce çeviri (v1.4 yeni)

?

Türkçe

Telefonun Zararları: *Gereksiz telefon kullanımı size hem maddi hem manevi zarar verir. *Telefon ile fazla vakit geçirmek boşa geçen zaman demektir. *Telefondan yayılan sinyaller sağlığımız açısından çok zararlıdır. *Araç kullanırken telefonla konuşmak kaza yapılmasına sebep olabilir.

İngilizce

Phone Losses: * Unnecessary use the phone gives both material and moral damages. * Phone spend much time is wasted time with. * The phone signals emitted is very harmful to our health. * Phone talking while driving could cause an accident.

Çevirmek istediğiniz metni girin: (5000 karakter kaldı)

Kaynak Dil:

Türkçe

İngilizce

:Hedef Dil

İçindekiler

acie from, ın terms of, in terms, terms

brokerage, tool, vehicle

means, which means

last, of last, the night

spend, to spend, walkthrough

can, could be, may, might

phone, telephone

from the phone, phone

on the phone, telephone, telephones

gives, will, yields

radiant, spreading the

araz, kaza, kazaa, kazaan, kazada, kazadan, kazae, kazaea, kazaki, kazal, kazalı, kazalk, kazam, kazar, kazas, kazası, kazasi, kazaya, kazayd, kazayı, kazayl, kazayla, rastlantı, tesadufé, tesadufmu, tesadüf, tesadüfü

a.n, anınçün, annim, birmiş, uyen, yeemek, yılle, yör

a.n.d, elece, hem, hemde, ıar, ispirto, kasem, ørdek, ve, vede, veen, veer, vei, veir, veler, velerda, velerde, vemek, ven, vesi, veye, veyi, і

cift, gereks, gerekse, hem, hemi, heriki, ıkımızmı, ıkısıde, ıkimizmi, ıkiside, ıkisinide, ikimizmi, îkiside, ikisini, ikisinide, ikisinin

causa, nedee, nedene, nedenini, nedeye, sebebe, sebebiyet, sebep, sebepi, sebeplerine, yollara

acaba, bısa, couldnt, ebil, ebilm, olabilirdi, olabilire, olabilirm, verebilecek, verebilir

drıvıng, surerek, surusken, sürerek, sürerken, sürm, sürme, sürmeye, sürüşler, sürüşü, sürüy, sürüyor, ticı, tiçi

verir, veriyor, vermektedir

muzir, zaralı, zarali, zararl, zararlı, zararlıdır, zararli, zararlid, zararlu

alır, alıyor, almaktadır, almaktadir, dir, dr, edil, edila, edile, edilir, edilm, edilmektedir, ediyor, er, erer, eror, etmektedir, ısimli, isimli, konumundadır, mı, mıdır, miyi, mudir, mudur, olduğundan, olduğunu, olmaktadır, olu, olup, ölüp, uar, uir, unr, unur, uur

kayıpım, kayıplar, kayıpları, zararlar, zararları, zararlarını, zararlari

ahlakı, ahlaki, ahlakl, ahlaklı, ahlaklısı, ahlakli, ahlaksal, ahlayan, moralın, morali, moralin, moralini, morall, moralli

cokca, çogun, çokca, çokça, çokşey, fazla, fazlaca, fazlai, kadarı, pek, pekina

amiz, bızık, bızim, biziiz, bizim, bizimde, bizime, elimizden, otelimiz, umuz, vores

pho, phona, telefom, telefon, telefon'u, telefona, telefonda, telefondaki, telefondan, telefonlarını, telefonluk, telefonu, telefonum, telefonun, telefonuna, telefonunu, telefonunun

işaretleri, sinyaller, sinyalleri, siyaliz

gecirmek, geçirin, geçirip, geçiriyorlar, geçirmek, geçirmektedir, harca, harcaa, harcamak, harcamanın, harcamasına, harcan, harcanı, harcanmak, harcar, harcarlar, harçamak

bahsedersek, konusarak, konusurm, konusuruz, konusuy, konuşana, konuşarak, konuşmakta, konuşurken, konuşurm, konuşuruz, sacmaliy

bulunan, các, çatiş, çau, çay, çayda, çayı, çayi, dasını, edil, edilen, edilme, er, geçen, ıfrjrfkgıktgı, ıtstwoten, iimon, ise, isei, isesi, keciren, mi'i, mii, miyi, nın, nin, ol, olan, olanı, olup, sozlerine, şaampuan, şanlısin, şemshan, şiddedli, th, thim, u, u,, unın, unin, uun, v, verilen, yapılan, η, ה, نے, ہ, ی, த

anda, boşzaman, defa, defak, kez, saada, saat, saata, saati, saatinde, saatini, saatiniz, seferde, sefere, seferke, suresi, süre, süreci, sürede, süren, sürer, süresi, süresinin, süreyi, tim'e, vak, vakıt, vakit, vakti, vaktn, vaktu, zam, zamâ, zamaa, zamaan, zamaı, zaman, zaman,, zaman'a, zaman'dan, zaman'ın, zamana, zamanda, zamandan, zamandır, zamanı, zamanım, zamanımız, zamanın, zamanını, zamanının, zamanl, zamanlar, zamanları, zamanların, zamanlı, zamanli, zamanr, zamaün

-e, 'ye, ◾eleştirmek, ◾yargılamak, a, acak, bölgene, bölgesinde, bölgesine, bu,, butun, e, edecek, edilme, edilmesi, etme, etmesi, etmeye, etmeyi, ıcindei, için, içinin, ila, kadara, larak, miye, t.o, umak, umek, uuna, uye, vermeşi, yapılır, yapmaa, yapmaya, سکیں, ل

gereksız, gereksiz, gereksizde, gereksizi, gereksizse, gerekş, gerekşi, inglizc, luzumsuz, luzümsuz, lüzumsuz, lüzumsüz, reksiz

cok, cök, cökü, çogu, çok, çokar, çokta, çoktur, çoku, çök, gayet, pek, veryn

boşamak, boşar, boşayı, harcandım, harcaniy, israfa, kaybetmedi

açıkken, alırken, çıkarken, durumday, ederken, gelirken, görürken, görürm, halindeyken, ıken, iken, ikenk, iseyen, mientras, olmakla, olse, olşa, olurken, ölürken, rken, sahiben, sahipk, sunarken, surerken, süree, sürerken, varkan, varken, verirken, verirken,, verirm, whil, yaparken, yapılırken

birliktee, eşliğinde, ılea, ılear, ılede, ile, ilee, ilem, ilen, ilenin, iler, ileyi, ileyin, minle, olanı, sahibine, withın

Son çeviriler

devamını göster›

İletişim E-mail:
Kullanım Sözleşmesi Sitene Ekle