Türkçe - İngilizce çeviri (v1.4 yeni)
?Türkçe
Şanlıurfa, tarihi geçmişi 0 bin yıl öncesine dayanan, Hz. İbrahim’in doğduğu, Hz. Eyyüb’ün yaşadığı, Hz. İsa tarafından kutsanan kent adeta bir müze şehir görünümündedir. Harran’ ı gezerken 0000 yıl öncesinin solunduğunu hissetmemek, Atatürk Barajının suladığı Harran Ovası’nda ise yaratılan bolluk ve bereketi gözlemlememek mümkün değildir.
İngilizce
Şanlıurfa, based on the history of the nine thousand years before Abraham. Abraham was born, the Prophet. Ayyub's where the Prophet. The city is blessed by Jesus look like a museum city. Harran then to feel that 0000 years ago while visiting inhalation, while in Harran irrigated by the Atatürk Dam created abundance and fertility is impossible not to observe.
İçindekiler
a, a¨, a.a, a'da, a'ya, aa, âar, ade, adresinde, adresindeki, ae, ağalar, ağıstos, ağlığınıza, ağostos, aklımdasin., amuş, as, aşığım❤, aşışverş, aşkımmm, aşkiloş, aşkk, aşlegamburg, aye, bır, bırda, bırı, bıri, bırin, bırr, bıru, bırun, bir, bir'de, bir'i, birde, birer, birr, bunyesinde, dada, deme, er'a, ere, etme, etti, gelmiştir, hoşlanmak, ila, larak, larike, larima, muaz, nd, sayfana, sayfasına, senina, sizine, ua, ue, uma, umak, uye, uzerkmek, vaav, ক, எ
aittir, b.y, ederek, edilerek, gore, göre, göree, göreyi, kenarında, köy, mice, oranında, tarafından, tarafi, tarafik, tarafindada, tarafindan, vasıtasıyla, vasitasıyla, vasitasiyla, yaparak, yoluyla
city:, cityler, çity, eh, ehar, eher, ehır, ehir, ehr, il, ilidir, kende, kent, kente, kenti, seh, seher's, sehır, sehir, șehir'de, sehirdem, sehirin, sehr, sehri, sehur, şeherde, şehir, şehir'in, şehirde, şehirdesi, şehire, şehirı, şehirim, şehirin, şehirk, şehirlerr, şehirr, şehre, şehrıye, şehri, şehrime, şehrin, şehru
anamnez, eleştiri, gecmıs, gecmise, gecmiş, gecmişe, gecmişi, geçmıs, geçmış, geçmis, geçmiş, geçmiş'e, geçmişe, geçmişı, geçmişi, geçmişim, geçmişin, geçmişine, geçmişini, geçmişleri, geçmişm, kecmisini, tarıh, tarıhı, tarih, tarihce, tarihçe, tarihçesi, tarihe, tarihii, tarihin, tarihini, tarihl, tarihle, tarihmi, tarihte
-da, bölgesinde, da, damaz, degi, deği, döde, halinde, ıcınde, ıçine, ılerle, ıntoa, ıntoar, ınton, icinde, içeri, içerisinde, içerm, içinde, içindee, içindeki, içindeler, içindeyi, içine, inşat, intok, kullanilabilirmi, onki, soğa, şehrinde, şehrindeki, şsrkıdaki, tha, undaun, üzere, üzerk, üzerm, yanıyır, yılında
alinmayan, degıl, degılmı, degil, degiliz, deģilmi, değıl, değil, değilde, değildir, değilim, değiller, değilmiş, değilse, deil, edeme, edemez, edilmeyen, edilmez, edilmiyor, etmemek, etmeye, etmeyen, etmeyin, etmez, gelmeyib, girmedi, girmeye, ıkke, kalmayıp, kalmaz, olmasak, olmayı, olmayıp, olunmaz, sikint, uğrama, verilmez, yalnış
adl, böyl, bunun, bunuun, diye, eden, erki, ettiğ, gelene, getiren, ışde, k,i, kı, kıın, ki, kier, kiyin, ol'duğunu, oldug, olduğu, olduğuna, olduğunu, olduğunun, olduğunuz, olduğunü, olduğü, olmanı, olmasını, olmasıni, orası, orasi, orasu, orayı, orayi, öldüğ, öldüğünü, şu, şunu, tanıyan, uyen, veren, yapan, ytt
bulunan, các, çatiş, çau, çay, çayda, çayı, çayi, dasını, edil, edilen, edilme, er, geçen, ıfrjrfkgıktgı, ıtstwoten, iimon, ise, isei, isesi, keciren, mi'i, mii, miyi, nın, nin, ol, olan, olanı, olup, sozlerine, şaampuan, şanlısin, şemshan, şiddedli, th, thim, u, u,, unın, unin, uun, v, verilen, yapılan, η, ה, نے, ہ, ی, த
bulunduğ, bulunduğu, buradalar, geldiği, hallerde, hardasız, n
erden, nerda, nerdan, nerde, nerden, nere, nered, nerede, neredede, neredee, neredeler, nereden, neredenin, neredesin, neredeya, neredeyi, neredeyin, neredn, nereede, nerei, nerek, nerelerd, nerelerdein, nerelerden, nerelere, nerelıs, nerelısn, nerelısnız, nerelis, nerelisiz, nerelisn, nerelisniz, neremı, neresi, neresinde, nereye, nereyer, nereyı, nereyi, oldugnu, olduğu, olduğü, öldüğmü, whera, wheree, wherm, whern, yapıldığı, yaşadığı, yaşadıği, yerde, yerden