Türkçe - İngilizce çeviri (v1.4 yeni)
?Türkçe
Eski Mısırda kediler ölünce mumyalanırlardı böylece sonsuza dek yaşayacaklarına inanırlardı
İngilizce
In ancient Egypt, cats were embalmed when he died, so they believe that they can live forever
İçindekiler
belıeve, believ, believa, believee, ınanacak, ınank, ınanmak, ınanmakt, ınanmek, ınanmı, inan, inanacak, inandır, inandirmak, inanı, inanın, inanıp, inanır, inanıy, inanıyi, inanıyor, inanıyoruz, inaniy, inanm, inanma, inanmak, inanmakü, inanman, inanması, inanmaya, inanmazlar, inanmı, inanmi, inannmak
-abilmek, -ebilmek, abilirs, adc, alabilirmiy, bırakabili, can,, can,can, can'ın, can'i, can'r, canar, canda, canı, canın, canr, ebılmek, ebilmek, edebılır, edebil, edebilir, edebilmek, edebilr, könnnen, miy, miyim, miyiz, olabil, olabilir, olabilirler, olabilirsiniz, yapabil, yapabili, yapabilii, yapabilinir, yapabilir, yapabilirmiy, yapabilmek, yapabilmi
-da, bölgesinde, da, damaz, degi, deği, döde, halinde, ıcınde, ıçine, ılerle, ıntoa, ıntoar, ınton, icinde, içeri, içerisinde, içerm, içinde, içindee, içindeki, içindeler, içindeyi, içine, inşat, intok, kullanilabilirmi, onki, soğa, şehrinde, şehrindeki, şsrkıdaki, tha, undaun, üzere, üzerk, üzerm, yanıyır, yılında
canlı, canlıda, canlılara, canlının, canlii, canlm, canln, canlu, çanlm, kalıy, kaliy, liv, livee, livei, naklen, oynayca, yasamak, yasayacag, yasayacagam, yasayan, yasayip, yasıy, yasiy, yaşa, yaşamak, yaşamakta, yaşamaktadır, yaşamam, yaşaması, yaşamaya, yaşamayı, yaşar, yaşarlar, yaşaya, yaşayabilirim, yaşayan, yaşayıp, yaşıy, yaşıyor
beğendiğine, belece, biçimde, bildiğimi, bilirim, boylec, bõylece, böyl, böylec, böylece, böylelikl, demekki, denl, denln, diye, dolayisi, eee, giben, korkuyorsun, okadar, oyle, öyle, öylece, öylek, öylesine, pek, so-, södür, şekilde, şom, şö, şöin, şöm, şöyle, thüs, yanı, yanısı, yani, yanii, yollacek, yüzden
adl, böyl, bunun, bunuun, diye, eden, erki, ettiğ, gelene, getiren, ışde, k,i, kı, kıın, ki, kier, kiyin, ol'duğunu, oldug, olduğu, olduğuna, olduğunu, olduğunun, olduğunuz, olduğunü, olduğü, olmanı, olmasını, olmasıni, orası, orasi, orasu, orayı, orayi, öldüğ, öldüğünü, şu, şunu, tanıyan, uyen, veren, yapan, ytt