Türkçe - İngilizce çeviri (v1.4 yeni)
?Türkçe
Özgür, çocuğuyla görüşebilmek için mahkemeden izin almıştır ve onu görmek üzere Ganyotçu'yla beraber eski eşi Cemile'nin yaşadığı eve gider.
İngilizce
Free, has received permission from the court to speak with children and that his ex-wife goes home to live with Cemile Ganyotçu'yl to see him.
İçindekiler
alerjik, arınmış, arinmis, bedava, bedavai, bedavanın, bedavaya, bedelsî, bedelsiz, beles, beleş, frea, freya, hur, hür, içermeyen, kostenlos, muaf, ozgur, ozgürm, özgùr, özgür, özgüri, özgürü, özğür, parasız, parasiz, paraş, serbes, serbest, serbestçe, serbestiz, serbestm, ucretsız, ucretsiz, ūçretsiz, ücrets, ücretsa, ücretsız, ücretsiz, ücretsizdi, ücretsizdir, üçrets
-dan, -den, 'dan, alıy, çıkışlı, den, denin, desda, desde, deyin, erden, fro, fron, froun, frour, gelene, gelenlerden, gönderen, hardansiz, ıtıbaren, ıtibaren, itibaren, kalkışlı, kalkisli, kimden, mesafede, mesafesine, mesafeye, nden, noktası, olana, şehrinden, tarafindan, uzaklıkta, uzaklıktadır, سے, से
anam, anasayfa, anasayfam, anasını, bakımevi, ev, ev,, ev'de, ev'i, evde, evdee, evdek, evdeki, evdekor, evden, evdesız, evdesi, evdeye, evdeyi, evdeyin, eve, evi, evim, evime, evinde, evine, evini, evinin, evinizde, evinu, evlerine, evr, ho, homa, homei, konutu, vatan, yurda, yurtiçinde, yurtn, yuva, yuvai
canlı, canlıda, canlılara, canlının, canlii, canlm, canln, canlu, çanlm, kalıy, kaliy, liv, livee, livei, naklen, oynayca, yasamak, yasayacag, yasayacagam, yasayan, yasayip, yasıy, yasiy, yaşa, yaşamak, yaşamakta, yaşamaktadır, yaşamam, yaşaması, yaşamaya, yaşamayı, yaşar, yaşarlar, yaşaya, yaşayabilirim, yaşayan, yaşayıp, yaşıy, yaşıyor
bagım, bağım, bağın, bağınız, baka, bakımza, bakınız, bakiee, bakima, bknz, bkz, eeaa, gor, gorelim, gormek, gormesinler, gorulerin, goruy, göl, göle, göler, gölü, göp, gör, görelim, göreme, görme, görmei, görmek, görmek,, görmeni, görmeniz, görmesi, görmeye, görmeyi, görmü, görū, görun, göruy, görün, görünr, görünün, görüp, görür, görürüz, görüşenedek, görüşerik, görüşrüz, görüşürüz, görüy, görüyor, görüyoruz, ğor, ğör, laken, seye
adl, böyl, bunun, bunuun, diye, eden, erki, ettiğ, gelene, getiren, ışde, k,i, kı, kıın, ki, kier, kiyin, ol'duğunu, oldug, olduğu, olduğuna, olduğunu, olduğunun, olduğunuz, olduğunü, olduğü, olmanı, olmasını, olmasıni, orası, orasi, orasu, orayı, orayi, öldüğ, öldüğünü, şu, şunu, tanıyan, uyen, veren, yapan, ytt
bulunan, các, çatiş, çau, çay, çayda, çayı, çayi, dasını, edil, edilen, edilme, er, geçen, ıfrjrfkgıktgı, ıtstwoten, iimon, ise, isei, isesi, keciren, mi'i, mii, miyi, nın, nin, ol, olan, olanı, olup, sozlerine, şaampuan, şanlısin, şemshan, şiddedli, th, thim, u, u,, unın, unin, uun, v, verilen, yapılan, η, ה, نے, ہ, ی, த
avrat, çoluk, eş, eşe, eşi, eşie, hanımı, hanimi, kar-ı, kar'ı, karı, karıcıg, karıcıgım, karıcıgim, karıcığ, karıcığım, karıcigım, karıciğım, karıçığım, karıçığim, karıı, karıi, karıma, karımı, karımm, karına, karını, karınız, karır, karısı, karısıň, kari, karicigim, kariciğim, kariçığım, karii, karikı, karimk, karisi, karisu, wif, zevce, zevç